Türk Nöroloji Derneği 29 Ekim Dünya İnme Günü Basın Açıklaması

28.10.2021

Türk Nöroloji Derneği tarafından, 29 Ekim Dünya İnme Günü nedeniyle, 28 Ekim’de halka açık online bir toplantı gerçekleştirildi. Toplantıda önemli bir halk sağlığı olan inmenin tanı ve tedavisinin yanı sıra korunmak için yapılacaklar konunun uzmanları tarafından ele alındı. 

İnme Günü toplantısı, Türk Nöroloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Mehmet Akif Topçuoğlu ve Beyin Damar Hastalıkları Derneği Başkanı Atilla Özcan Özdemir’in oturum başkanlığı ile gerçekleştirildi. Toplantıda Sakarya Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Doç. Dr. Bilgehan Acar “Hiç inme geçirmemek için: Nasıl başarılabilir?”, Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi’nden Doç. Dr. Murat Çabalar “İnme mi geçiriyorum? Ne yapmalı?”  ve Yüzüncüyıl Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Prof. Dr. Aysel Milanlıoğlu “Akut inme tedavisi: Sorunlar, çözümler “ konularında halka yönelik aydınlatıcı bilgiler paylaştı,  devamında ise katılımcıların inme ile ilgili her türlü sorularını doğrudan konuşmacılara yöneltme imkanı oldu

Türk Nöroloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Mehmet Akif Topçuoğlu:

“İnme önlenebilir ve tedavi edilebilir bir hastalık. Yaşlanan nüfusumuz ile bizim için yakın gelecekte ciddi problem olmaya devam edecek. Korunmak için kilo, tansiyon, kan şekeri ve kolesterol gibi risk rakamlarını, tedavi olmak için de 112’yi araman gerektiğini bilmen lazım. Özü budur.”

Türk Beyin Damar Hastalıkları Derneği Başkanı ve Türk Nöroloji Derneği Beyin Damar Hastalıkları Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Atilla Özcan Özdemir :

“COVİD-19 pandemisi sırasında inme bulguları olan vatandaşlarımız hastaneye gelmekte ve 112’yi aramakta gecikebiliyorlar. İnmeye bağlı ölüm COVİD-19’a bağlı ölümlerden fazladır. Bu sebeple kolda güçsüzlük, konuşmada bozulma ve yüzde kayma şikayeti olan hastalar için vakit kaybetmeden 112’in aranması inme ile mücadeledenin kazanılması için çok önemlidir. 

Doç. Dr. Bilgehan Acar “Hiç inme geçirmemek nasıl başarılabilir?”

İnme önlenebilir bir hastalıktır. Daha önce inme geçirmemiş olan kişilerin inme risk faktörlerini bilmesi ve bunlarla mücadele etmesi, hiç inme geçirmemek için atılması gereken ilk adımdır. Düzenli bir şekilde kilo, kan basıncı, kan şekeri takiplerini yapmalı, kalp-damar sağlığı kontrolleri için belirli aralıklarla sağlık kuruluşlarına başvurmalı, gerekli ise önerilen tedavileri aksatmadan kullanmalıyız. Düzenli egzersiz yapmak, sigara ve alkol gibi zararlı maddelerden uzak durmak, sağlıklı beslenmek, stres ve hava kirliliği gibi etkenlerden kaçınmak da hiç inme geçirmemek için önemli  adımlardandır.

Doç. Dr. Murat Çabalar “İnme mi geçiriyorum? Ne yapmalıyım?” 

Ani gelişen yüzde kayma (Face), kolda güçsüzlük (Arm), konuşmada bozulma (Speech), tek veya iki taraflı görme kaybı, yürüme güçlüğü, denge ve koordinasyon kaybı gibi şikayetleriniz var ise inme geçiriyor olabilirsiniz. Hemen en yakın bir sağlık kuruluşuna başvurmalı ya da 112’yi aramalısınız. İnme tedavi edilebilen bir hastalıktır. Tedavide zaman (Time) kaybetmemek şarttır. “Zaman beyindir”.   

Prof. Dr. Aysel Milanlıoğlu “Akut inme tedavisi: Sorunlar, çözümler “ konularında bilgi verdi. 

Akut iskemik inme; tüm inme vakalarının  %80-85’ni oluşturan dünya genelinde en sık sakatlığa, ikinci sıklıkta ise ölüme neden olan bir hastalıktır. Her geçen yıl hem yaşlı popülasyonun artması hem de yaşam stili değişikliklerimiz ile artık daha genç yaş hasta grubunda da inme vakaları giderek artmaktadır. 

Beyin dokusu oksijen ve glikoz rezervi olmadığından iskemiye ve hipoksiye çok duyarlıdır. Beyin dokusunu besleyen damarda tıkanıklık olduğunda kanlanma azalacağından kanla birlikte taşınan oksijen ve beynin tek enerji kaynağı glikozda bu bölgeye ulaşamadığından nöronlarda geri dönüşümü olmayan ölüm ortaya çıkacaktır. Kan akımının olmadığı beyin bölgesinde her geçen dakikada 2 milyon nöronun fonksiyonunu kaybedip öldüğünü bilmek aslında her geçen dakikanın bile ne kadar önemli olduğunun algılanması açısından çok önemlidir.

 

 Akut iskemik inme tedavisinde damar içinden verilen pıhtıyı eriten ilaçlar ve anjiografik yöntemler ile pıhtının çıkartılmasından oluşan tedavi yöntemleri mevcuttur. Tedavi sürecinde en sık karşılaşılan sorunlar ise hasta, hastane veya hekim kaynaklı sorunlar olmak üzere 3 ana başlıkta ele alınabilir.

 

Hasta kaynaklı sorunlar hastaların inme semptomlarını tanıyamaması, tanısa bile bu semptomların hafif olması nedeni ile önemsememesi, birazdan geçer diye hastaneye başvurmaması, semptom saatlerini tam olarak bilmemeleri, pıhtı eritici veya anjiografik yöntemlerle yapılacak tedavilere onam vermemeleri veya geç vermeleridir. Bu sorunların çözümü ise halkın sosyal medya, TV veya radyo kaynaklı olarak inme semptomlarının neler olduğu konusunda bilgilendirilmesi, önerilen tedavilerin güvenli olduğu ve erken yapılması durumunda daha iyi sonuçların alınacağı konusunda farkındalığın oluşturulmasıdır.

 

Hastane kaynaklı sorunlara baktığımızda acil serviste bu hasta grubunu ilk karşılayan hekimlerin inme semptomlarını tanıma ve tedavi konusundaki eksikliklerinin olması, hastalardan istenen kan tetkikleri ile tedavi sürecindeki zamansal gecikmeler, inme hastalarının öncelikli hasta kategorisinde ele alınmasını sağlayacak algoritmaların oluşturulmaması, hastaların inme ünitesi veya inme merkezlerine yönlendirilmesindeki hastane networklerin olmaması veya çalışmamasıdır.  Sorunların çözümü acil serviste çalışan hekimlerin ve sağlık personelinin erken tanı ve tedavide hastaların sakat kalma ve ölüm oranında ciddi azalma olacağı konusunda eğitim ve seminerler ile bilgilendirilmesi, hastane networklerinin kurulması ve düzenli çalışmasının sağlanması, acil servis yeşil alanda damar içi tedavilerin verileceği alan, ekipman ve lojistiğin sağlanması şeklinde olabilir.  

 

Hekim kaynaklı sorunlar ise ciddi iş yükü nedeni ile hastaların tedavi sürecinde hastaların  takip edilme problemi ve kanama riski nedeni ile damar içi tedavilerin verilmesindeki çekincelerdir. Çözüm ise bu tür tedavilerin öneminin anlaşılmasının sağlanması, tedavilerinin güvenli olduğu, kanma riskinin düşük olduğu, damar içi tedavilerden fayda görmeyen veya görmesi beklenmeyen hastaların endovasküler tedaviye yönlendirilmesidir.